Zemin Etüdü Neden Önemlidir?

Ülkemizde maalesef 1999 Gölcük depreminden sonra önem kazanan ve zorunlu hale getirilen zemin etüdü, inşaat sahasının zemin taşıma gücünün değerlendirildiği bir rapor çeşididir.

Türkiye jeolojik tarih süresince bir çok kayda değer levha hareketlerine maruz kalmış, böylelikle jeolojik yönden çoğu levhaların (kıta) birbirleriyle çarpışması neticesiyle Anadolu fayı , doğu Anadolu ve horst – graben (*) yapıları meydana çıkmıştır. Bunun neticesinde levha çarpışmasının kırık hattlarını (fayları) meydana getirdiği düşünülürse, değişik levhaların çarpışmasıyla oluşmuş yurdumuz sınırlarında oluşan kırıkların ne kadar büyük ve tehlikeli kuşak içinde olduğu göze çarpmaktadır.  Özellikle bu saydığımız nedenlerden ötürü ülkemizin çokca yerleşim bölgesi birinci dereceden deprem bölgesi olduğu statüsünde olup planlanan her türlü inşaat çalışmaları öncesinde deprem, sıvılaşma, heyelan ve kayma riski, gibi negatif durumlara karşı zemin güvenliği için önlem alınması zorunluluk olarak  görülmektedir.

Konunun uzmanı mühendisler tarafınca gerçekleştirilen zemin etütlerinde, aslolan ileride meydana çıkması muhtemel olan tehlikelere karşı  önlemlerin önceden alınması, bu sayede oluşabilecek can kaybı ve maddi hasar riskini minimize etmektir.

Zemin etüdü çalışması öncesinde teknik personel tarafınca gerçekleştirilecek bir ön inceleme, bina özellikleri göz önünde bulundurularak,  şev durumu, topografik özellikler ve jeolojik açısından incelenir. Bu inceleme sonraında tespit edilen kriterler ışığında sondaj adeti ve sismik serilim sayısı tespit edilir.  Tüm bu çalışmalar ışığında inşaat sahasında gerçekleştirilmesi gerekli görülen CPT ve/veya SPT deneyleri icra edilir. İcra sonrasında örselenmiş ve örselenmemiş örnekler alınarak standartlara uygun olarak ambalajlanarak etiketlenerek zemin araştırma laboratuvarına sevk iletilir. Örnekler üzerinde gerçekleştirilen deneyler neticesinde zemin parametreleri meydana çıkar. Sondajın kaya ortamda gerçekleştirilmesi neticesinde karot testi gerçekleştirilerek TCR, RQD, SCR değerleri tespit edilip, bu değerler neticesinde kaya kalitesi belirlenir.

Sondajın takip edilmesiyle yeraltı suyu derinliği hakkında da bilgi sahibi olunması mümkündür.

kaynak: http://www.geoset.com.tr

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir